22 Aralık 2010 Çarşamba

Doğum günü çocuğuyum

Anneannem, babaannem ve dayım... Bir de ben... Bir de ilk kez tadına baktığım, adına pasta denen bu tatlı şey... Babam dedi ki "Anneme göstermeden sık sık yiyebilecekmişiz bundan sonra..."

Dayımın kollarında olmak çok güzel

Doğum günüm şerefine dayım hiç bırakmadı beni... Küçükken helikoptercilik oynuyorduk. Artık büyüdüm... Uçakçılık oynuyoruz, hem de F-16...

Büyüdüm artık ben!..

Babam pasta yaptırdı... Üstüne de "İyi ki doğdun Işık" yazdırdı... Ben de püfff diye üfledim... Böylece 1 yaşına girdim...

2 Eylül 2010 Perşembe

Banyo yapmayı çok seviyorum


Suyun içinde olmayı çok seviyorum... Banyo hazırlığı yapılması da çok hoşuma gidiyor...

En küçük Bursasporlu


Bursasporlu olmak güzel... Bu araba da fena değil... De... Bir de deli bağlar gibi bağlamasalar...

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Şehri Safa'da bir hafta sonu




Bu hafta sonu annem ve babamla Uludağ yolundaki Şehri Safa denen yere gittik. Çok güzeldi. Temiz hava aldım. Tavuk ve ördeklerle tanıştım. Bi de tahterevalli denen bir şeye bindim. Eğlenceli bir şeymiş. Biraz büyüyünce daha da eğlenceli olabilir.

Standart diş kaşıyıcılarla mücadelem sürüyor


Annem dişlerimi kaşımam için gitmiş mağazadan içi su dolu ilginç şeyler almış, ama hiç biri benim bulduğum yöntemler kadar etkin değil. Bu plastik su şişeleri bir harika mesela. Şişşt baba, güzel çek ya...

Sizce annem ne yapıyor?


Uludağ Yolu'nda efil efil esen havayı bulmuşum. Mamayı da yemişim. İyice ağırlık çökmüş, uyumuşum. Annem de hemen iş başı yapmış. Peki ne yapıyor sizce annem? Hadi bakalım yorumlarınızı bekliyorum. Yanıtını sonra vereceğim, ama önce siz tahminlerinizi söyleyin...

Bulaşık makinasından sonra yeni hedefim...


Bu sıcaklarda çok iyi oluyor. Neden bunun içinde otur muyoruz ki?..

Duvar süsleri itinayla sökülür!


Uğraştın babacığım sağol. Ama ben bunları söküyorum.

Ayna ayna, söyle bana...


Bu ayna işini çözdüm. Burdan bakıyorum. Seni görüyorum. Ara sıra burayı yalamak da hoşuma gidiyor.

11 Ağustos 2010 Çarşamba

İşte benim en iyi arkadaşım...


Anneannem benim en iyi arkadaşım... Doğduğumdan beri hep yanımda... Her gün birlikteyiz, oyunlar oynuyoruz; şakalar, eğlenceler yapıyoruz... Ben yaramazlık bile yapsam bana hiç kızmıyor... Onu çok yorduğum halde benden hiç bıkmıyor... Gak desem mama, guk desem su veriyor... Hep bana ciciler, oyuncaklar alıyor... Daha ne anlatayım, en iyi arkadaşım işte anneannem benim...

Yaşasın, amcam beni tatile götürecek!..


Tatil diye bir şey varmış, ama ben henüz onun için küçükmüşüm!.. Bu tatil denen şeyi amcam çok seviyormuş, Nuray yengemi de zorla götürüyormuş... Büyüyünce beni de götürecekmiş... Evlerinde bir sürü tatil broşürü vardı. Ben de onları inceledim. Azıcık da kenarlarıyla dişlerimi kaşıdım.

Hafta sonu amcamlardaydık...


Geçen hafta sonu annem, babam ve anneannemle birlikte İstanbul'a, Ali Rıza amcamla Nuray yengeme gittik. Her şey çok güzeldi. Evlerini bir güzel karıştırdım. Nuray yengem bana oynamam için bi sürü oyuncak verdi. En çok da siyah burunlu hav havı sevdim.

6 Ağustos 2010 Cuma

Bilge teyzemle parktayız...


Harika bir teyzem var benim, Bilge teyzem... Haftada en az bir kez beni görmeye geliyor; şakalar, eğlenceler; çok güzel zaman geçiriyoruz... Bir de reiki diye bir şey yapıyor bana, ohhh, bir rahatlıyorum, bir yumuşuyorum ki sormayın!..

5 Ağustos 2010 Perşembe

Sizce de çok ilgi çekici değil mi?


Annemle babam benim bulaşık makinası denilen şeyi neden bu kadar sevdiğimi düşünüp duruyorlar. Bu büyükleri anlamak zor!.. Şuraya baksanıza içinde karıştırılacak ne çok şey var!.. Üstelik ayağa kalkmamı da sağlıyor...

İşte bu da benim tonton babaannem...


İşte benim tonton babaannem... Bir görünüp bir kayboluyor... Bizim köyümüz varmış uzaklarda... (Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzmüş)
Şimdi ordaymış babaannem... İstanbul'a döndüğünde biz de onu ziyarete gidecekmişiz...

Şafak teyzem geldi


Geçenlerde annemle babamın arkadaşı Şafak ile oğlu Rüzgar geldi İzmir'den.
Beraber parka gittik... Ben de Rüzgar kadar büyüyecek miyim acaba?..

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Seviyorum ben bu bidonu


Anneannemin balkonundaki bu bidondan daha önce de söz etmiştim di mi?
Hem dişlerimi kaşıyor, hem de ayağa kalkmama yardımcı oluyor.
O sehpa denen şeyler gibi üstüme yuvarlanmıyor tutununca...

Dayımın odasında...


Anneannemlerin evinde en çok sevdiğim yerlerden biri de Kerem dayımın odası...
Karıştırılacak o kadar çok şey var ki...
Ama bu da neyse, ne tadı var ne tuzu...

Bir de şu sıcaklar olmasa!..


Döne döne uyuyorum... Uyuyorum da... Bir de şu sıcaklar bir geçse...
(22 Temmuz 2010-Mustafakemalpaşa)

3 Ağustos 2010 Salı

Alışveriş denen şey büyük keyifmiş!..


Çok sıcak geçen pazar gününü alışveriş merkezlerinde geçirdik.
Korupark denen yerde rengarenk vitrinleri seyretmek çok keyifliydi, başım döndü valla.
Sonra da Özdilek'te mutfak alışverişi...
Perakendeci annem 'İlk perakende deneyimimi yaşadığımı' söylüyor.
Ama şu arabaları biraz daha rahat yapsalarmış ya!..

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Her derdimin çaresi var!


Dişlerim kaşınınca havuç, hıkıcık tutunca limon... Ama neden gülüyorlar anlamıyorum ki...

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Siz bulaşık makinasını ne için kullanıyorsunuz?



Sizi bilmem ama ben dişlerimi bile kaşıyorum!..

Ablamlarla birlikte hafta sonu harikaydı

Babam da ben de atletlerimizi giydiğimize göre, pikniğe gitmişiz demektir (Şişşt Philips, çekil ordan bedava reklam yapma!). Evet, geçen hafta sonu, yani 18 Temmuz'da halamlar geldi ve çok güzel bir gün geçirdik.
Önce Uludağ Yolu'nda İnkaya diye yaşlı bir çınar ağacının dalları altında kahvaltı yaptık. Daha doğrusu annemler yaptı. Ben de masayı karıştırıp tabaklardaki salatalıklarla dişlerimi kaşıdım.
İnkaya'dan sonra Seyrü Sefa diye bir yere gittik. Gördüğünüz gibi ablalarım paylaşamıyor beni. Ohhh, çok sevilen bir bebeğim ben!.. Ne güzel de ciciler getirmişler bana...
Sonra babam bizi Dağ Evi diye bir yere götürdü. Annem beni rüzgardan korumak için en diplere gizlense de o mangal denen şeyin kokusu geldi burnuma... Güzel bir şey heralde... Off, çıkmadı ki şu dişler...
Tabii bana o et denen şeyden vermediler. Resimden anlaşılıyor mu bilmem, açlıktan kağıt mendil poşeti çiğniyorum, biraz da zevkten tabii.. Ne de olsa halamın kucağındayım, yaaa...
Keyfim yerindeydi anlayacağınız, eve dönmeden önce babam ile birlikte kısa bir 'Bu fasulye 7,5 lira' şovu yaptık.


Dişlerimin kaşıntısından bahsetmiştim di mi?


Bu aralar herşeyi ağzıma sokuyorum diye babam endişeleniyor, ama ne yapayım yani! Hem dişlerimi kaşıyorum hem de tadlarına bakıyorum. Bu resimdeki şey neyse, tıpkı annemin bana zorla içirmeye çalıştığı çorbalar gibi, hiç tadı yok. Ama iyi kaşıyor...

Standart Diş Kaşıyıcıları Savulun....


Anneannemin balkonundaki bu bidonu seviyorum.
Ona sıkı sıkıya tutunmak,kırmızı kapağı ile konuşmak hoşuma gidiyor.
Hem dişlerimi de kaşıyor.

20 Temmuz 2010 Salı

Gülen ve güldüren :)


Ben (tanrı vergisi bir şey, kıskanmayın) güzel gülerim.
Ve ben kimin hayatına değersem güzel güldürürüm. İnanmıyorsanız resme bakın, bakın bakın da görün Elif'imi ne güzel güldürdüm. Ve bundan sonra da, hayatımın her aşamasında hep güldüreceğim inşallah :)

Rüzgardan sadece...

O gün Uludağ diye yaşadığımız kente destek veren kocaman bir dağa çıkmıştık. Hava biraz rüzgarlıydı. Serseme döndüm. Öyle gözlerim uzaklara dalmış bir şekilde havaya adapte olmaya çalışırken bizimkiler resmimi çekivermişler. Yok aslında öyle batan gemiler, Karadeniz falan aklımda... Fikrim hala aynı: Evet evet, dünya çok güzel bir yermiş :)


16 Temmuz 2010 Cuma

Parktayız


Akşamüstü annemle parka gittik. Kaşlarımın çatık olduğuna bakmayın. Serinledim, uyudum ve keyfim yerine geldi.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Bütün kızlar toplandık!


Hafta sonu Mudanya'da büyük şenlik vardı!
Bütün kızlar toplandık, altın kızlar olduk.
Ben, annem, anneannem, teyzeannem, bir de tabii en büyük annem; pamuk ninem...
Bir öptüm onu, bir kokladım, ohhh!..
Şunlara baksanıza, hepsi de çok şirin değil mi?

8 Temmuz 2010 Perşembe

Dişlerim kaşınıyor ama ben yine de mutluyum


Ve her zaman da mutlu olmam için bana maşalah diyin olur mu :)

Annecigim ve Ben

Çok merak ediyorum bu şeker pembesi fırfırlı eteği anneciğim kendi giyer miydi :)))
Onu bunu bilmem, bana yakıştığı kesin :)

5 Temmuz 2010 Pazartesi

İşte bu benim muhteşem ailem


Biliyor musunuz insanlar doğmadan önce içlerine doğacakları aileleri seçerler. Evet evet öyle. Hatta benim Binnur teyzemin bir arkadaşının oğlu böyle 3 falan yaşlarındayken annesine demiş ki doğmadan önce seni annem ol diye ben seçtim. Annesi de demiş ki "nasıl olur?" "Bana doğmadan önce dünyadaki bütün kadınların resimlerini gösterdiler, ben seni seçtim." Peki ama neden beni seçtin demiş annesi de . O da demiş ki çünkü beni en çok senin seveceğini anladım..
İşte böyle, ben de öyle yaptım. Beni dünyada en çok sevecek annenin ve babanın Elif ile Esat olduğunu biliyordum.

1 Temmuz 2010 Perşembe

Ben Işık


Merhaba sevgili okur :)
Ben Işık. Annemin ve babamın hayatına güneş gibi doğmaya geldim. Gelir gelmez de "iyi ki gelmişim!" dedim.
Neden mi?
Anne muhteşem, baba muhteşem, dünya da gördüğüm kadarıyla çok güzel bir yer (hele baharda daha da güzel) E iyi yapmamış mıyım gelmekle?